|
Hürser Tekinoktay
19 Ağustos 2004
Dehşet
Trenleri ,
C.Daum ve Ersun Yanal
"20 gün arayla
iki büyük tren faciası yaşadık. İDO'nun eski Genel Müdürü,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın " Kötü işler bazen
üst üste gelebiliyor" saptamasını onaylarcasına hızlandırılmış
tren kazalarının birbiri ardına gelmeye başlaması ile en güvenli
ulaşım aracı olarak bilinen trenlerimiz artık "dehşet
trenleri" haline dönüştü !
Son günlerde THY uçaklarında çok sık arıza olması ve acil
iniş haberlerinin artmasına karşı ,
"Bunun iki nedeni var. Bir, filomuz yaşlandı, iki, yazın
havaların ısınmasıyla uçuş şartları zorlaşır. Fiziki bir mesele
bu." diyerek sıkıntılarını ifade eden, İstanbul Metrosundan
THY Genel Müdürlüğü'ne geçen Abdurrahman Gündoğdu'nun bu sözlerini
duyduktan sonra insanın hava ulaşımından da korkmaması mümkün
değil !
Dehşet yalnızca ulaşım araçlarımızda yaşanmıyor; Christoph
Daum ile başlayan Dehşet Nöbetleri, Milli Takım Teknik Direktörü
Ersun Yanal Hocaya da sıçradı !
Önceki günlerde Türkiye Süper Liginde Brezilyalı bir oyuncunun
gösterdiği bir maçlık yüksek performansından sonra, "gerekirse
Türk vatandaşı yaparak milli takımda oynamasını düşünebiliriz"
demesine şaşırmamak mümkün değil !
Bu tür bir tartışmayı başlatan tribünlerdeki futbolseverler
veya spor yazarları olsa bazı örneklemeler ile bu normal de
karşılanabilir.
Ama Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevine gelmiş genç
bir Türk Antrenörün bu tartışmayı başlatmış olması gerçekten
hem meslektaşları hem de Türkiye'de umut ile o formayı giymeyi
bekleyenlere karşı yapılmış bir haksızlık değil midir ?
Kaldı ki Portekiz'in sadece iyi oyuncularından biri sayılan,
hem aynı din ve ırktan, hem de aynı dili konuşan Brezilyalı
Deco için,ülkesinde halk Kahramanı sayılan Luis Figo'nun Avrupa
Kupası öncesi "Milli takım formasının para için giyilmesini
uygun bulmuyorum" diyerek , takımda ortaya çıkarttığı
huzursuzluğu görememek ve saptayamamak da ilginç.
Fransa ve Hollanda'nın azalan nüfuslarını da göz önüne alarak
aynı dili ve kültürü yerleştirdikleri sömürgelerindeki insan
kaynaklarını kullandıklarını biliyoruz. Ama şu detayı gözden
kaçırmamak gerek; onlar bunu sömürge olmak için yapmıyorlar
!
Öte yandan atletizmdeki durumu futboldaki ile eş anlamlı saymak
da kendisini büyük bir yanılgıya düşürüyor.
Çünkü atletizmin, aynı halter ya da bir takım başka sporlarda
olduğu gibi lisanlı sporcu sayısı, seyircisi ve bu spora olan
ilgi son derece az olup sponsorluk vb gibi gelir kaynakları
da çok düşüktür. Bu sporlara olan ilgiyi arttırabilmek adına
"Türkleştirip millileştirme" gibi yaklaşımlar yanlış
olmayabilir.
Ama ! Avrupa Şampiyonu bir takım çıkartan, son Dünya Kupasının
3.sü olan , sadece Digitürk ihalesi 135 Trilyon TL 'ye varan
futbolumuz da bunun düşünülmesi , hem de futbol üretimden
sorumlu Milli Takım teknik direktörü tarafından gündeme getirilmesi
üzücü ve düşündürücüdür!
Üstelik 75 Milyonluk Ülkenin Genç Milli takımı daha yeni Avrupa
Kupası Finali oynarken !
Üstelik dış ticaret açığının sürekli olduğu ve yılın ilk beş
aylık döneminde yüzde 91'lere çıktığı bir ülkenin bir bireyi
iken !
Onun da ötesinde futbol dünyada artık dev bir endüstri iken
ve Türkiye'de ithalat- ihracat dengesinin en bozuk olduğu
sektör de futbol iken.
Maalesef biz bu endüstride yıllardır Nihat Kahveci'den başka
kaliteli bir üretim ile önemli bir ihracat yapamamışken!
Diğer taraftan da elinde A Milli ve Ümit milli Takımın kalecileri
bulunurken futbolda kendine güvenin, başarının en büyük anahtarı
olduğunu bir teknik adamın kayıtsız bilmesi gerekirken, hazırlık
maçında yenilen bir golden sonra " Dehşete düştüm.Kaleci
sorunu artık içime korku salıyor" diyen Daum'u herkes
yadırgarken ;
Kalesinde Volkan Demirel ile oynayan Ersun Hoca dünyanın en
iyi kalecilerden biri kabul edilen Oliver Kahn'nın yediği
hatalar dolu golleri Daum'a hatırlatamadı!
Ayrıca zamanında Beşiktaş ve Fenerbahçe'ye getirmiş olduğu
kaleciler; Auman, Mhyre, Kjaer ve Enke ile biz de dehşete
düşmüştük diyemedi!
Nüfus kimlikleri ile ilgili dahiyane fikirler üreteceğine,
Gençlerbirliğinin en başarılı döneminde kendisine katkı sağlayan
Okan Koç'un yok edilmesinin gerekçelerini kamuoyuna açmadı
!
Elimizde Milli Takımda sol kanatta Hakan Ünsal'dan başka oynayacak
oyuncumuz yok demesi ise daha da büyük gaf
Birilerinin ona bilgisayarını ( ! ) açıp futbolunun başında
olduğu ülkenin genç nüfusuna ve lisanslı futbolcu sayısına
bakmasını tavsiye etmesi gerekir!
Teknik ve taktik anlayışının çok eleştirilmesine rağmen, İngiliz
Milli Takımı Teknik Direktörü Sven Goran Eriksson'un 17 yaşındaki
Wayne Rooney'i korkmadan sahaya sürerek Yeni Pele diye adlandırılmasına
yol açması bile dünyanın en çok kazanan antrenörü olarak aldığı
parayı hak ettirmez mi acaba ?
Euro 2004 'de "Rakibi her yönüyle inceleme altına aldıklarını
ve maç zamanına kadar onları çözeceklerini" iddia eden
Ersun Yanal hocanın, 10 Milyonluk nüfusa sahip ve tarihinde
futbolda hiç önemli bir başarısı bulunmayan Yunanistan'ı çalıştıran
Otto Rehhagel'in Euro 2004 de şampiyonluğa "Helenleştirilmiş"
futbolcular ile değil o ülkenin kendi evlatları ile ulaştığını
da incelemeli , yoksa ilk hafta Jaba, ikinci hafta Lazarov,
üçüncü hafta Andre Macanza ile bayağı renkli bir milli takımımız
olacak !
Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
|